Connect with us

Edebiyat - Sanat - Kültür

RAN – Bir Sütun – İMDB 8.2

Published

on

Ran14
Ran kurosawa

1985, uzun metraj Akira Kurusowa filmi. Filmin Shakespeare’in ünlü yapıtı “Kral Leardan uyarlanma olduğu söylenir oysa ben, filme konu olan hikâyeyi daha öncesinden dile getirilmiş doğu masallarının birinde anımsadığımı biliyorum. Fakat tam olarak nereden olduğunu bir türlü hatırlayamıyorum (ki zaten Shakespeare’in de Kral Lear’ı uyarlayarak yazdığı söylenir.) 

Film, Japon tarihinin 16. yy dönemindeki feodal savaşları konu almaktadır. Aynı zamanda Japonya’da dönemin ünlü savaş lordu Hidetora Ichimonji’nin yaşadığı trajik düşüşü akıcı bir şekilde aktarmaktadır. Yaşlandığı için eski gücünü ve ihtişamını kaybeden Hidetora, üç oğluna topraklarını paylaştırırken büyük bir savaşın patlak vermesine neden oluyor. İhanet, intikam, sadakat, aile ve güç ilişkileri gibi temaları da gözden kaçırmayan film, Kurosawa’nın gözüyle o dönem toplumundaki değerleri ince eleyip sık dokuyarak sorgulanmaktadır. Filmdeki konunun işleniş şekli her ne kadar Japon kültürünü yansıtsa da filmi izlerken Japonların dünyasında bulunan kırılmalara gerilimlere benzer şeyleri iç aleminizin  derinliklerinde bile yaşayacak ve kişi ve olaylarla empati kurmaktan uzak duramayacaksınız.

“Ran” sinema eleştirmenleri ve genel izleyici kitlesi tarafından Japon sinema tarihinin en büyük yapımlarından biri olarak kabul edilmektedir. Açık ara farkla izlediklerimin en iyisi. 7 Samuray ve Rashomon benliğimde bu filme yakın izler bıraksa da Ran zihnimde daha başka bir yer edinmiş vaziyette. Film, görsel açıdan muhteşem sahneler, çarpıcı renk kullanımları, etkileyici müzikleri ve başarılı oyunculuk performanslarıyla  büyük bir etki yaratmayı başarmıştır. Ayrıca, Kurosawa’nın sinematik üslubu, düşünce derinliği ve insan doğası hakkındaki gözlemci bakış açılarıyla da övgüyü fazlasıyla hak ediyor. 

.Filmde bir baba (kral, hükümdar, lider, yönetici), üç oğul ve hükümdara biat edenler ve etmeyenler arasında mücadeleler usta bir işçilikle işlenmiş durumda. İzlerken sıkılmıyor aksine kimi sahnelerde insan kendisini filmin dünyası içerisinde buluyor. İlerleyen dakikalarda ihanet, entrika ve vefa üçgeninin keskin uçları parmak uçlarınıza değecek, kanınızın damla damla toprağı suladığını şaşkınlıkla izleyeceksiniz. En önemlisi ise bir kralın verdiği hatalı bir kararla deliliğe açılan yollarn nasıl da ardı ardına açıldığını seyredeceksiniz. Ölüm, terk ediliş, açlık, kovulma, tekrar kovulma ve umudun tam tükeneceği yerde beklenmeyen davet göze çarpacak… 

Sanırım bir filmde en çok dikkat edilen şey karakterlerin değişim süreci ve oldukları nokta ile geldikleri noktanın aktarımıdır. Filmi izlerken karakterlerin geldikleri noktayı yadırgamayacak bilakis işçiliğin çok iyi yapıldığını, karakter gelişimlerinin ne denli güzel yapıldığını kendi gözlerinizle göreceksiniz.

 

Mustafa AYYÜREK

Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bilim

Güneşte Su Bulunsaydı Ne olurdu?

Published

on

Adsiz tasarim 40

Sıcaklık ve Basınç:

Güneşin yüzeyindeki sıcaklık ve basınç, suyun varlığıyla büyük ölçüde değişir. Güneşin yüzey sıcaklığı yaklaşık 5.500 °C’dir ve bu sıcaklık suyun hemen buharlaşmasına neden olurdu. Ayrıca, güneşin iç basıncı suyun varlığına dayanamazdı ve güneşin sıcaklığı ve basıncı artarak patlamaya yol açabilirdi.

Su Buharının Atmosfere Etkisi:

Güneşteki su buharı, atmosferin bileşimini ve yoğunluğunu değiştirirdi. Su buharı, atmosferdeki su miktarını artırarak yoğun bir su buharı tabakası oluştururdu. Bu da iklim ve hava koşullarında büyük değişikliklere neden olabilirdi. Örneğin, su buharının artışı, yoğun bulut oluşumunu teşvik edebilir ve daha fazla yağışa yol açabilir.

Atmosfer Basıncı ve Sıcaklık Değişiklikleri:

Güneşteki suyun varlığı, atmosfer basıncında ve sıcaklıkta önemli değişikliklere neden olurdu. Su buharının yoğunluğu arttıkça atmosfer basıncı da değişirdi. Ayrıca, su moleküllerinin varlığı atmosferin termal özelliklerini etkiler ve sıcaklık dağılımında farklılıklara sebep olabilirdi.

Kimyasal Reaksiyonlar:

Güneşteki suyun varlığı, kimyasal reaksiyonlarda da değişikliklere yol açardı. Güneşteki yüksek sıcaklık ve enerji seviyeleri, su moleküllerinin ayrışmasına ve hidrojen ve oksijen gibi elementlere dönüşmesine neden olurdu. Bu durum, güneş atmosferindeki element kompozisyonunu etkilerdi.

Elektromanyetik Radyasyon:

Güneşteki suyun varlığı, güneşten yayılan elektromanyetik radyasyon üzerinde de etkili olurdu. Su molekülleri, elektromanyetik ışınımı emer ve yayar. Bu durum, güneşten yayılan radyasyonun spektrumunu değiştirir ve farklı dalga boylarında emisyon ve absorpsiyona neden olabilirdi.

Bu senaryo, gerçek dünyada meydana gelmeyecek bir durumdur. Güneş, hidrojenin helyuma dönüşümüyle enerji üreten bir yıldızdır ve suyun varlığı güneşin koşullarına dayanamaz. Ancak, bu senaryo spekülasyon temelinde ortaya konulan bir düşünce deneyidir ve belirli sonuçların tahmin edilmesini sağlar. Ancak, gerçek dünya koşullarında bu durumun gerçekleşme ihtimali yoktur.

Continue Reading

Edebiyat - Sanat - Kültür

Gizemli Dünyaların Büyüsü: Bol Entrikalı Dizilerin Kadınları Etkileme Sırrı

Published

on

Adsiz tasarim 2024 02 27T220304.203

Gizemli Dünyaların Büyüsü: Bol Entrikalı Dizilerin Kadınları Etkileme Sırrı

 

Son yıllarda televizyon dünyası, bol entrikalı dizilerle büyük bir dönüş yaşamaktadır. Bu diziler, karmaşık hikayeleri, sürpriz dolu olayları ve karakterler arasındaki gizemli ilişkileriyle izleyiciyi ekran başına kilitlemeyi başarmaktadır. Özellikle kadın izleyiciler, bu tür dizilere büyük bir ilgi göstermekte ve kendilerini bu gizemli dünyalara kaptırmaktadır. Peki, bol entrikalı diziler neden kadınların hoşuna gidiyor? Bu makalede, bu sorunun cevabını arayacak ve bu dizilerin kadınları nasıl etkilediğini inceleyeceğiz.

Karakter Çeşitliliği ve Kadın Gücü:


Bol entrikalı diziler, genellikle güçlü ve karmaşık kadın karakterlere sahiptir. Bu karakterler, zorlu durumlarla başa çıkmak için güçlü iradelerini ve zekalarını kullanırken, izleyicilere ilham verirler. Kadın izleyiciler, bu karakterlerle özdeşleşebilir ve kendi güçlerini keşfetmelerine yardımcı olacak ilham alabilirler.

Duygusal Bağlantı ve İlişkiler:


Bol entrikalı diziler, karmaşık ilişkiler ve duygusal bağlantılarla doludur. İzleyiciler, karakterler arasındaki çekişmeleri ve romantik ilişkileri izlerken duygusal bir bağ kurabilirler. Bu diziler, izleyicilerin duygusal yolculuklarında eşlik etmelerini sağlar ve kendi ilişkileriyle ilişkilendirebilecekleri unsurlar sunar.

Sürpriz Dolu Hikaye Kurgusu:


Bol entrikalı diziler, beklenmedik olayların ve sürpriz twistlerin olduğu karmaşık hikaye kurgularına sahiptir. Bu diziler, izleyiciyi sürekli olarak şaşırtır ve merak duygusunu artırır. Kadın izleyiciler, bu sürprizlerle dolu hikayelerde kendilerini kaybedebilir ve olayların gelişimini heyecanla takip edebilir.

Kaçış ve Eğlence:


Bol entrikalı diziler, izleyiciye bir kaçış ve eğlence sunar. Günlük hayatın stresinden uzaklaşmak ve farklı bir dünyaya adım atmak isteyen kadın izleyiciler, bu dizilerde kendilerine bir mola verirler. Bu tür diziler, izleyicilere heyecan, gerilim ve drama dolu bir deneyim yaşatırken, izleyiciyi eğlendirir ve rahatlatır.

Sonuç:


Bol entrikalı dizilerin kadınları etkileme sırrı, çeşitli faktörlerin birleşimiyle ortaya çıkar. Kadın karakterlerin gücü, duygusal bağlantılar, sürpriz dolu hikayeler ve kaçış imkanı, bu dizilerin kadın izleyiciler üzerinde büyük bir çekim gücü oluşturur. Bu diziler, kadınlara güçlü rol modelleri sunarken, duygusal tatmin ve eğlence sağlar. Bol entrikalı diziler, kadınların hayal gücünü ve duygusal bağlantılarını beslerken, aynı zamanda bir toplumsal fenomen haline gelerek kadınların da televizyon dünyasında söz sahibi olmalarına katkı sağlar.

Continue Reading

Bilim

Elmasın Değerini Yitiren Büyülü Dönüşüm: Kömürün Yükselişi

Published

on

Adsiz tasarim 2024 02 27T214018.644

Elmasın Değerini Yitiren Büyülü Dönüşüm: Kömürün Yükselişi

Doğanın bize sunduğu en nadide ve değerli taşlardan biri olan elmas, yüzyıllardır insanların ilgisini çekmiş ve hayranlık uyandırmıştır. Ancak hayal edin ki, elmas birdenbire değerini kaybedip, kömür madeni haline dönüşse… Bu dönüşüm, doğanın gizemli ve büyülü yollarını keşfetmek isteyenler için bir sır perdesini aralayabilir. Elmasın değersiz kömür madenine dönüşmesi, doğanın muhteşem bir dönüşüm hikayesi olarak karşımıza çıkar. Bu makalede, elmasın kömür madenine dönüşmesinin bilimsel açıklamalarını, etkilerini ve sonuçlarını inceleyeceğiz.

Bilimsel Açıklamalar:


Elmasın kömür madenine dönüşmesi, doğada gerçekleşen bir jeolojik süreç olan karbon döngüsüyle ilişkilidir. Elmas, yüksek basınç ve sıcaklık altında karbon atomlarının kristal yapısını oluşturarak oluşur. Ancak bazı doğal etkiler sonucunda bu kristal yapının bozulması ve karbon atomlarının yeniden düzenlenmesiyle elmas kömür madenine dönüşebilir. Bu süreçte, yüksek basınç ve sıcaklık etkisi azalırken, zaman ve doğal faktörlerin etkisi artar.

Etkiler:


Elmasın kömür madenine dönüşmesi, birçok etkiyi beraberinde getirir. İlk olarak, değerli bir taş olan elmasın değersiz kömür haline gelmesi, ekonomik açıdan büyük bir kayıp anlamına gelir. Elmas endüstrisi, yıllar boyunca büyük bir ticaret hacmi oluşturmuş ve lüks ve prestij sembolü haline gelmiştir. Elmasın kömür madenine dönüşmesiyle birlikte, bu endüstri büyük bir durgunluk yaşayabilir.

Bununla birlikte, elmasın kömür madenine dönüşümü doğal kaynaklar açısından olumlu bir etki yaratabilir. Elmas madenleri, çevresel etkileriyle bilinir ve yer altı kaynaklarının aşırı sömürülmesine neden olabilir. Elmasın kömür madenine dönüşmesiyle, doğal kaynakların korunması ve sürdürülebilirlik açısından bir adım atılmış olur.

Sonuçlar:


Elmasın kömür madenine dönüşmesi, insanın doğayı ve doğanın gizemlerini anlama yolculuğunda yeni bir sayfa açabilir. Bu dönüşüm, jeolojik süreçlerin karmaşıklığını, doğal etkilerin gücünü ve zamanın rolünü gösterir. Aynı zamanda, değerlerin ve algıların nasıl değişebileceği konusunda da bize dersler verir. Bir taşın değeri, onun içindeki karbon atomlarından daha fazlasıdır. Değer, insanların ona yüklediği anlamla şekillenir.

Sonuç olarak, elmasın kömür madenine dönüşmesi büyüleyici bir fenomen olarak karşımıza çıkar. Bu dönüşüm, doğanın gücünü ve karmaşıklığını gösterirken, ekonomik ve çevresel etkileriyle de insanları düşündürür. Elmasın değersiz kömür madenine dönüşümü,doğayı ve doğadaki dönüşümleri anlamak için bize bir hatırlatma yapar. Değerlerin ve algıların zamanla nasıl değişebileceğini gösterirken, aynı zamanda doğal kaynakların sürdürülebilirliği konusunda da önemli bir mesaj iletmektedir. Elmasın kömür madenine dönüşümü, bizi doğanın sırlarını keşfetmeye ve değerlerimizi yeniden gözden geçirmeye davet ediyor.

Continue Reading

Trending