Connect with us

Bilim

Uzay Boşluğundaki Karadeliklerden Kömür Çıkarmak

Published

on

7dc046a9 2411 4477 8332 7fd1dbff0805 1

Uzay boşluğunda bulunan karadelikler, büyük kütleleri ve yoğun yerçekimleriyle bilinen gizemli oluşumlardır. Daha da ilginç olanı, bu karadeliklerin içinde kömür gibi değerli madenlerin bulunabileceğini hayal edin. Varsayalım ki gelecekte, insanlık bu karadeliklerden kömür çıkarmak için gelişmiş bir teknoloji geliştirdi.

Kömür, enerji üretimi için önemli bir kaynaktır ve uzayda bulunan karadeliklerdeki kömür rezervleri, enerji ihtiyacımızı karşılamak için büyük bir potansiyel taşıyabilir. Ancak, bu görev oldukça zorlu ve tehlikeli olacaktır.

İlk adımda, karadeliklerin olay ufku olarak bilinen bölgesini aşmak gerekecektir. Olay ufku, ışığın bile kaçamadığı bir bölgedir ve içine düşen her şeyin çıkmasını engeller. Varsayalım ki bilim insanları, olay ufku etrafında bir tür kalkan veya özel bir cihaz geliştirdi. Bu cihaz, karadeliklerin etkisinden korunmayı sağlayacak ve içerideki madenleri çıkarmak için bir geçit oluşturacaktır.

Sonraki adımda, özel bir madencilik cihazı geliştirilir. Bu cihaz, karadelik içine girebilecek ve kömür gibi madenleri toplayabilecek şekilde tasarlanır. Ancak, karadeliklerin yoğun yerçekimi nedeniyle bu cihazın güçlü bir itki sistemine ve mükemmel bir denge sistemine ihtiyacı olacaktır.

Madencilik cihazı, karadelik içinde dikkatli bir şekilde ilerleyerek kömür rezervlerini keşfeder ve toplar. Bu süreçte, bilim insanları ve mühendisler, karadeliklerin içindeki koşulları ve yerçekimi etkisini yönetecek özel algoritmalar ve kontrol sistemleri kullanır.

Kömür toplandıktan sonra, bir çıkarma mekanizması kullanılarak karadelikten dışarı çıkarılır. Bu aşamada da dikkatli bir dengeleme ve itki kontrolü gerekmektedir.

Elbette, bu varsayımsal senaryo oldukça spekülatiftir ve şu anki bilimsel bilgilere dayanmamaktadır. Karadeliklerin içindeki koşullar, yerçekimi ve olay ufku gibi faktörler, bu tür bir görevin gerçekleştirilmesini zorlaştırmaktadır. Ayrıca, karadeliklerin enerji kaynakları olarak kullanılması konusu da etik ve güvenlik açısından ciddi sorunları beraberinde getirebilir.

Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bilim

Avrupa Birliği’nde ‘yapay zeka’ kanunu onaylandı… İhlal edenlere 35 milyon euro ceza

Published

on

“Yapay Zeka Yasası” olarak da bilinen yapay zeka kullanımına ilişkin geniş kapsamlı kanun, Avrupa Parlamentosu tarafından onaylandı. Yeni kanun ile AB otoriteleri yasanın çiğnenmesi durumunda 35 milyon euroya varan dev cezalar kesebilecek.

Avrupa Parlamentosu yapay zekaya (AI) ilişkin geniş kapsamlı kanunları onayladı. AFP’nin haberine göre, ‘yapay zeka yasası’ olarak bilinen kanun, ilk olarak Nisan 2021’de Avrupa Komisyonu tarafından gündeme getirilmişti. Özellikle milyonlarca kullanıcıya ulaşan sohbet robotu ChatGPT’nin 2022 sonlarında piyasaya sürülmesinden sonra yasaya hız verildi. Çin ve ABD geçen yıl yapay zekaya ilişkin düzenleme getirdi. AB’nin yapay zeka kanunları ise ‘en kapsamlı yasa’ olarak tarihe geçti.

Kanunda yer alan yasaklar bu yılın sonunda başlayacak. ChatGPT gibi sohbet programlarına ilişkin kurallar ise yasanın yürürlüğe girmesinden 12 ay sonra, geri kalan hükümler ise 2026’da geçerli olacak.

YASA YAPAY ZEKA İLE OLUŞAN RİSKLERİN ÖNÜNE GEÇECEK

Öte yandan yasa yapay zeka ile oluşacak bazı risklerin önüne geçmeyi planlıyor. Bu riskler arasında ciddi kazalara neden olmak, yapay zekayı geniş kapsamlı siber saldırılar için kullanılmak, telif ihlali veya kötü niyetli kişiler tarafından sahte belgeler veya görseller oluşturmak yer alıyor.

Yeni Kurallara göre sohbet robotları gibi yapay zeka programlarının geliştiricileri, sistemlerini eğitmek ve AB telif hakkı yasasına uymak için hangi içeriği (metin veya resim gibi) kullandıkları hakkında ayrıntılı bilgi verecek. Bu yasa ile telifle ilgili sorunların önüne geçilmesi düşünülüyor.

DEEPFAKE GÖRSELLERDE ETİKET OLMASI ZORUNLU

Özellikle “deepfake” adı verilen yapay zeka teknolojisi ile yapılmış görseller ve videolar son zamanlarda oldukça yaygınlaştı. Örneğin ünlü şarkıcı Taylor Swift’in deepfake teknolojisi kullanılarak üretilen uygunsuz içeriğe sahip sahte videolar, şarkıcının başını ağrıttı. AB yasaları yapay zeka ile yapılan bu tür video ve fotoğraflara karşı da önlem almaya çalışıyor. Yasaya göre oluşturulan deepfake video ve görsellerde, oluşturulan görselin deepfake olduğunu belirten bir etiket koyma şartı sohbet programlarına zorunlu kılındı.

Bunun yanında yasada yapay zeka kullanılan araçların kaza ihtimalinin minimuma indirilmesi gibi kurallar da yer alıyor. Bunun yanında yapay zeka destekli yüz tanıma sistemlerinin, güvenlik güçleri harici kullanımına yasak getirildi.

35 MİLYON EURO’YA VARAN CEZALAR

AB’nin koyduğu yasakları çiğneyenleri de ağır cezalar bekliyor. AB, ihlalin büyüklüğüne bağlı olarak yapay zeka sağlayıcılarına 7,5 milyon ila 35 milyon euro arasında veya bir şirketin küresel cirosunun yüzde 1,5 ila yedisi arasında değişen para cezaları verebilir. Ayrıca kuralları ihlal eden vatandaşları da ağır cezalar beklemekte.

Continue Reading

Bilim

Güneşte Su Bulunsaydı Ne olurdu?

Published

on

Sıcaklık ve Basınç:

Güneşin yüzeyindeki sıcaklık ve basınç, suyun varlığıyla büyük ölçüde değişir. Güneşin yüzey sıcaklığı yaklaşık 5.500 °C’dir ve bu sıcaklık suyun hemen buharlaşmasına neden olurdu. Ayrıca, güneşin iç basıncı suyun varlığına dayanamazdı ve güneşin sıcaklığı ve basıncı artarak patlamaya yol açabilirdi.

Su Buharının Atmosfere Etkisi:

Güneşteki su buharı, atmosferin bileşimini ve yoğunluğunu değiştirirdi. Su buharı, atmosferdeki su miktarını artırarak yoğun bir su buharı tabakası oluştururdu. Bu da iklim ve hava koşullarında büyük değişikliklere neden olabilirdi. Örneğin, su buharının artışı, yoğun bulut oluşumunu teşvik edebilir ve daha fazla yağışa yol açabilir.

Atmosfer Basıncı ve Sıcaklık Değişiklikleri:

Güneşteki suyun varlığı, atmosfer basıncında ve sıcaklıkta önemli değişikliklere neden olurdu. Su buharının yoğunluğu arttıkça atmosfer basıncı da değişirdi. Ayrıca, su moleküllerinin varlığı atmosferin termal özelliklerini etkiler ve sıcaklık dağılımında farklılıklara sebep olabilirdi.

Kimyasal Reaksiyonlar:

Güneşteki suyun varlığı, kimyasal reaksiyonlarda da değişikliklere yol açardı. Güneşteki yüksek sıcaklık ve enerji seviyeleri, su moleküllerinin ayrışmasına ve hidrojen ve oksijen gibi elementlere dönüşmesine neden olurdu. Bu durum, güneş atmosferindeki element kompozisyonunu etkilerdi.

Elektromanyetik Radyasyon:

Güneşteki suyun varlığı, güneşten yayılan elektromanyetik radyasyon üzerinde de etkili olurdu. Su molekülleri, elektromanyetik ışınımı emer ve yayar. Bu durum, güneşten yayılan radyasyonun spektrumunu değiştirir ve farklı dalga boylarında emisyon ve absorpsiyona neden olabilirdi.

Bu senaryo, gerçek dünyada meydana gelmeyecek bir durumdur. Güneş, hidrojenin helyuma dönüşümüyle enerji üreten bir yıldızdır ve suyun varlığı güneşin koşullarına dayanamaz. Ancak, bu senaryo spekülasyon temelinde ortaya konulan bir düşünce deneyidir ve belirli sonuçların tahmin edilmesini sağlar. Ancak, gerçek dünya koşullarında bu durumun gerçekleşme ihtimali yoktur.

Continue Reading

Bilim

Yapay zeka yazılımcılığın sonunu mu getiriyor?

Published

on

Yeni çağın en önemli meslekleri arasında yer alan yazılım, bugün yapay zekadan otomasyona kadar birçok farklı işte kullanılıyor ve neredeyse hayatın her alanını kapsıyor. Böylesine kapsayıcı bir mesleğin eğitimi de artık neredeyse okul öncesinden başlıyor ve çocukların küçük yaştan itibaren bu alanda beceri kazanması amaçlanıyor.

Üniversite eğitimini bu alanda tamamlayan ya da yazılım konusunda yetkinleşen gençler iş fırsatları konusunda avantaj sağlıyor. Ancak yapay zeka alanında çalışan öncü firmalar arasında yer alan Nvidia’nın CEO’su Jensen Huang’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama yazılım dünyasında kaygı yarattı. Huang, “Yakın gelecekte kimsenin programlama yapmasına gerek kalmayacak, çünkü yapay zeka neredeyse her şeyi bizim için yapacak” dedi. Ailelerin çocuklara kodlama öğretmesinin de gereksiz olduğunu sözlerine ekleyen Huang’ın açıklamaları yazılım ve bilişime dair eğitim veren üniversite bölümlerinin geleceği için de soru işaretlerine neden oldu. Biz de uzmanlara yapay zekanın yazılımcıların geleceğini tehdit edip etmediğini sorduk.

İNSANLARA ÇOK DAHA AZ İHTİYAÇ DUYULACAK!

Tolga Mırmırık– Bilişim Uzmanı: Yapay zeka, daha emekleme aşamasında olduğu günümüzde bile yazılım geliştirme işinin “sıkıcı” kısmını, yani bir yardımcı uygulama ile bilgisayara kod girişi kısmını çok rahat çözebilir durumda. Bir iki Google aramasıyla bile o anki problemi çözebilecek kod parçalarına ulaşabilir durumdayız.

 Yapay zeka uygulamaları sayesinde tüm web sitesini ya da bir mobil uygulamayı yazabiliyoruz. Önemli olan ise yazılacak kodların nasıl tasarlanacağı ve uygulama içindeki ilişkilerinin nasıl kurulacağı. Şimdilik bu insanlar tarafından yapılabiliyor. Ancak benim kişisel tahminim, 2028 – 2032 arası bir dönemde bunun da değişeceği ve insanlara çok daha az ihtiyaç duyulacağı yönünde. Kodlama eğitimi yerine bilimsel düşünce yöntemlerinin öğretileceği, sorgulama ve yapay zeka etik kullanımının yaygınlaştırılabileceği bir eğitim sisteminin kurulması için geç bile kalmış olabiliriz.

YAZILIMCILARIN ELİNDEN TAMAMEN ALAMAZ

Prof. Dr. Tuncay Dilci – Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Programları ve Öğretim bölümü Anabilim Dalı Öğretim Üyesi: Günümüz dünyası ve dijital içeriklerin oluşumuyla ilgili genel bilgilerimiz dahilinde yapay zekanın kodları kendi yazacak bir noktaya gelmesi şu anda spekülasyonlarla dolu bir konu. Henüz bu tarz bir yetenek geliştirilmedi.

Yapay zeka şu anda belirli görevleri yerine getirmek için programlandı ve insanlar tarafından kontrol ediliyor. Ancak yapay zeka, karmaşık algoritmalar ve öğrenme teknikleri kullanarak farklı görevleri otomatik olarak gerçekleştirme yeteneğine sahip olabilir.

Yapay zekanın kodları kendi yazacak bir noktaya gelmesi, gelecekte yazılımcıların işlerini etkileyebilir. Yapay zeka tarafından kodlanan sistemlerin hataları, güvenlik riskleri ve etik sorunlar gibi konular üzerinde düşünmemiz gerekebilir. Ancak bu aşamada, yapay zekanın insan kontrolünde olması ve yazılımcıların rolünün önemini koruması daha olası bir senaryo. Bence gelecekte de yazılımcılar yaratıcılık, problem çözme ve insani anlayış gibi becerilerle ön planda olmaya devam edecekler.

GERÇEKLEŞMESİ ZOR GÖRÜNÜYOR

Osman Demircan – Teknoloji Uzmanı: Son zamanlarda yapılan bilgisayar programcılığı risk altında açıklamasını ben bir sektör profesyoneli olarak doğru bulmuyorum. Bugün kullanılan ve yapay zeka dediğimiz dil modellerine bakıldığında temel anlamda program yazabildiğini görüyoruz. Ama mesela bir depo otomasyon yazılımı yapamıyor. Çünkü tüm kurumların depo süreçleri farklılık gösteriyor. Şuan yapay zekaya herhangi bir yazılım dilinde birkaç sayıyı toplatacak ya da basit bir kurgusu olan oyunlar programlatabiliyoruz. Bunu programlayabilmesi temel anlamda sadece kod yazabilmesi ile gerçekleşiyor. Programın içerisine değişkenler girmeye bağladığında, farklı programlarla konuşması gerektiğinde, ödeme sistemi eklemek gerektiğinde ya da standart dışı bir süreç eklenmek istediğinde yapay zeka henüz bunu gerçekleştiremiyor. İlerleyen yıllarda da bunu gerçekleştirmesi zor görünüyor. Fakat program geliştiricilere ve yazılım mühendislerine yazılım geliştirme aşamasında büyük bir yardımcı olduğu gerçeğini de unutmamak gerekiyor. Bugün dünya genelinde yazılımcıların neredeyse tamamı kod aşamasında yapay zekadan fikir ya da örnek kod alıyor.

Continue Reading

Trending